bin yıl önceki kendime
sesleniyorum
bir nefeste içime çekiyorum
artık tüm benliğimiz bir
sartrenin maskesi düşüyor
genet in haklılığına şaşıyorum
ben fransız bir hizmetçiyim
ben firavunun kendisiyim
renkler eriyor
gözlerimin önünde
artık ben insanlara aşık olmuyorum.
ruhum benden daha zeki ve çıkış kapısını benden saklıyor
bir nefes daha ve ben savaşı anlıyorum
barış burada
bir ateşin etrafında
dans ediyorum
burada marxtan habersiz kardeşlerimle
dans ediyorum
burada mezarlar yok
insanların bedenlerini kıyafetlerince çıkarabildiklerini görüyorum
ben zaten çırılçıplak yaşlar döküyorum
gözlerimden dökülmüyorlar
anlatmaya çabalamıyorum,
buradaki herkes anlayışın üstünde
rahimden düşmemin bunca zaman sonrasında
ilk kez görüyorum
üstelik kör doğmamışım,
gözlerimi ödünç almışlar
ben gibi koyu tenli kadınlar,
ben gibi beyaz tenli kadınlar
ben gibi erkekleri, çocukları ve yaşlıları
bu insanlar büyüyor,
hiç yaşlanmıyorlar
gitmek istemediğimi söyledikçe bana süpürmem gereken üstlerimi hatırlatıyorlar,
fikrim alıyor, aklım satmıyor
alınıp satılmaya bunca alışmış bedenim
bin yıl sonrasında loş ışıklı bir odanın tahta sandalyesine asılmış
dönmemi bekliyor
zamanı ürettiğimizden beri ne kadar geç kaldığımızı düşünüyorum
uyanıyorum ve ölmeye devam ediyorum.
bir nefeste içime çekiyorum
artık tüm benliğimiz bir
sartrenin maskesi düşüyor
genet in haklılığına şaşıyorum
ben fransız bir hizmetçiyim
ben firavunun kendisiyim
renkler eriyor
gözlerimin önünde
artık ben insanlara aşık olmuyorum.
ruhum benden daha zeki ve çıkış kapısını benden saklıyor
bir nefes daha ve ben savaşı anlıyorum
barış burada
bir ateşin etrafında
dans ediyorum
burada marxtan habersiz kardeşlerimle
dans ediyorum
burada mezarlar yok
insanların bedenlerini kıyafetlerince çıkarabildiklerini görüyorum
ben zaten çırılçıplak yaşlar döküyorum
gözlerimden dökülmüyorlar
anlatmaya çabalamıyorum,
buradaki herkes anlayışın üstünde
rahimden düşmemin bunca zaman sonrasında
ilk kez görüyorum
üstelik kör doğmamışım,
gözlerimi ödünç almışlar
ben gibi koyu tenli kadınlar,
ben gibi beyaz tenli kadınlar
ben gibi erkekleri, çocukları ve yaşlıları
bu insanlar büyüyor,
hiç yaşlanmıyorlar
gitmek istemediğimi söyledikçe bana süpürmem gereken üstlerimi hatırlatıyorlar,
fikrim alıyor, aklım satmıyor
alınıp satılmaya bunca alışmış bedenim
bin yıl sonrasında loş ışıklı bir odanın tahta sandalyesine asılmış
dönmemi bekliyor
zamanı ürettiğimizden beri ne kadar geç kaldığımızı düşünüyorum
uyanıyorum ve ölmeye devam ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder