Hali hazırda binlerce kelimeyi yutmuş bir elektronik mezarlığa ben de kendiminkileri gömüyorum. Değil mi ki hatırlanmak hayatta kalmaktır, ruhları okundukça huzur bulacağım.
8 Şubat 2015 Pazar
Deneme III - Öldürmek bir günah olmasaydı?
Babam, hiçbir zaman insanların bekledikleri gibi bir adam olmadı. Ben hiçbir zaman benden beklenilen kadın olmadım. Çorabım kaçınca delirecek kadar üzülemedim mesela. Tırnaklarımın biçimsizliği veya üstümün başımın tozlu olması beni öyle rahatsız etmedi. Peki onları niye etti? Kendilerine bunca yalan söyleyen bir dolu et yığını neden bizi kabullenemedi? Bizimkisi de bir yalan biçimi, belki en dürüst olanıydı, niye yadırgandı? Nüfus kağıtlarında en çok müslüman yazan ülkelerden birinde nefes aldıkları için mi? Yalanı en büyük günahlardan sayan bir din ve kendine sürekli kim olduklarına dair yalan söyleyen inananları! Öldürmeyi işine geldiği sürece sevap, gelmedikçe en büyük günahlardan, kendi canını almayı ise şirk koşmak sayan mezhebe mensup bu meczuplar ecel kavramını neden hiç sorgulamadan kabulleniyorlar? Ölümü tekeline almış bir otorite değil midir o halde, en yüce, en gerçek irade, en nihayetinde? Ecel kadar kabullenilmiş, sindirilmiş, daha doğal olan ne var ki? Halbuki yaşam vermeyi hak görmüş kadına. Almayı da bahşeden bu güce, o halde, eğer tanımış olsaydı, tüm cinsler arası yaşam alıp verme hakkı üzerinden sosyalist diyebilir miydik? Şimdi diyemeyiz, tabii. Doğal değil. Etraflıca düşünmüyorum belli ki, şimdi diyecekler ki sana, düşünsen yazdıklarının bir kaçış, bir isyan, tövbe büyük günah! olduğunu anlayacaksın... Hayır! Ben kaçmadığım için yazmaya çalışıyorum. Öldürmenin de yaşam vermek kadar doğal olduğunu, halbuki bunu kabullenemediğimiz, içimizdeki vahşi ilkelliği görmezden geldiğimiz için bunca acı olduğunu iddia ediyorum! Bakın inanıyorum demedim, iddia ediyorum. Çünkü ben asla sizin kadar emin olamadım hiçbir şeyden. Sadece ihtimallere ve sorulara odaklandım. Fakat, bir düşünsenize, başka kanallara aktarılmış milyonlarca pasif agresif mimik, jest, sözcükler, eylemler! Özgür dünyada bu kabulleniş ve akabinde getireceği farkındalık ve hakimiyet algısındaki değişiklik, dönüşüm, bireye tanrısal bağışlama yeteneği sunabileceğinden belki de artık kan eskisi kadar dökülmeyecektir? Bilinemez...tabii. İnsanoğlu belki her şart altında çiğ süt emmiş kaypak bir solucanın binlerce yıl evrilmesi sonucu meydana gelmiş merhametsiz bir versiyonudur ve üzerlerinde yaşayabilmek için başkalarını altına sürgün etmek isteyecektir. Fakat en azından iki yüzlülüğü ortadan kaldırmış olmaz mıydık? Seri katilleri, vampirleri son yüzyılın ilk çeyreğinde yakışıklı idoller, güzel semboller haline getirmemiz bu öldürme isteğimizi aklamaktan ileri geliyorsa, daha da önemlisi, bu bir istek değil, bir ihtiyaçsa, belki de özgürleştirilen ve ilahi cezadan mahrum birey nihayet kendi vicdanıyla başbaşa kalacak ve kan isteğinin önüne geçecektir. Kim bilir?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder