Toprağı olmayan bir
şehirde yürüyoruz,
hattı yok, hududu yok.
Askerleri yok, mahkemeleri yok.
Metaryelin aksidir bu alan,
hattı yok, hududu yok.
Askerleri yok, mahkemeleri yok.
Metaryelin aksidir bu alan,
Fakat biz seninle kanlı
canlı
davet kabul etmez bir vatanı paylaşıyoruz.
Bize burada kimse dokunamaz!
davet kabul etmez bir vatanı paylaşıyoruz.
Bize burada kimse dokunamaz!
Hapishanemiz burası,
hem de hastahanemiz, okulumuz,
beşiğimiz ve mezarımız,
en güvenli odamız.
Son kullanma tarihi belli sevdalardan uzak,
hem de hastahanemiz, okulumuz,
beşiğimiz ve mezarımız,
en güvenli odamız.
Son kullanma tarihi belli sevdalardan uzak,
hem birbirimizi,
hem nefesimizi verdiğimiz boşluğu keşfediyoruz.
Varlığın soluğumu anlamlandırıyor.
Dokunamadığımız ağaçların seyrine doyum olmuyor.
Bilincimizi göz göre göre bakamadığımız dalgalara gömüyoruz.
Duyamadığımız tüm ritimleri burada tenimize işliyoruz.
Bir başka hayattan kalma bir hatıra gibi en lezzetli halimiz dilimizin ucunda.
Şişelere hapsolmayı reddeden kokularla yıkanıyoruz.
hem nefesimizi verdiğimiz boşluğu keşfediyoruz.
Varlığın soluğumu anlamlandırıyor.
Dokunamadığımız ağaçların seyrine doyum olmuyor.
Bilincimizi göz göre göre bakamadığımız dalgalara gömüyoruz.
Duyamadığımız tüm ritimleri burada tenimize işliyoruz.
Bir başka hayattan kalma bir hatıra gibi en lezzetli halimiz dilimizin ucunda.
Şişelere hapsolmayı reddeden kokularla yıkanıyoruz.
Hayatımızın aşkını bulmuşuz!
Aşktan yüksek, plastikten sert, yalandan gerçek yaşıyoruz.
Aşktan yüksek, plastikten sert, yalandan gerçek yaşıyoruz.
Ömrümüz boyunca ilk kez
yaşıyoruz.
Zaman mehvumu bir yanda can çekişmekte,
gözlerimizle bir ana seneleri hapsediyoruz,
seneler bir ışık huzmesi olup kırışıklıklarımıza düşüyor.
Günahların hepsini koynumuza saklayıp bir gölge oyununda boğuyoruz.
Boşluk doldurur gibi içimize kattığımız onca bedenden sonra,
ruhlarımız kesişiyor.
Bu topraksız şehirde doğmuş olduğumu
ancak yine burada yanyana gömüleceğimi bulduktan sonra anlıyorum.
Yapıbozuyor frekansımız, kurumsallaşmış dokunuşlara isyan ediyoruz!
Kelimelerden can bulmuş koca bir evreni ancak susmalarla anlatabiliyoruz,
onu da yalnızca kendimize.
Bu yazdıklarım salt bize, fakat bir yandan tüm evrene.
Yıldız tozlarını şiirine serpmişlerin klavuzumuz olduğu bu yolda,
huzuru keşfediyoruz.
Anlaşılmak derdini eski bir limanda unutmuşuz.
Biz bayraksız bir vatanın kalbine,
içiçe
birbirimizin içine yürüyoruz.Zaman mehvumu bir yanda can çekişmekte,
gözlerimizle bir ana seneleri hapsediyoruz,
seneler bir ışık huzmesi olup kırışıklıklarımıza düşüyor.
Günahların hepsini koynumuza saklayıp bir gölge oyununda boğuyoruz.
Boşluk doldurur gibi içimize kattığımız onca bedenden sonra,
ruhlarımız kesişiyor.
Bu topraksız şehirde doğmuş olduğumu
ancak yine burada yanyana gömüleceğimi bulduktan sonra anlıyorum.
Yapıbozuyor frekansımız, kurumsallaşmış dokunuşlara isyan ediyoruz!
Kelimelerden can bulmuş koca bir evreni ancak susmalarla anlatabiliyoruz,
onu da yalnızca kendimize.
Bu yazdıklarım salt bize, fakat bir yandan tüm evrene.
Yıldız tozlarını şiirine serpmişlerin klavuzumuz olduğu bu yolda,
huzuru keşfediyoruz.
Anlaşılmak derdini eski bir limanda unutmuşuz.
Biz bayraksız bir vatanın kalbine,
Gençliğimize hatmettirmişiz aşkı;
Cebren ve hile olmaksızın,
bütün kalelerimiz zaptedilmiş,
bütün tersanelerimize girilmiş,
bütün ordularımız dağıtılmış,
ve aciz bedenlerimizin her hücresi
bilfiil işgal edilmiş.
Tüm tanımlamaları hitabelerimizin birbirimizle anlam değiştiriyor.
Bildiğimiz her şey yerinde de,
hepsini isim hakkından yoksun hislere gebe bırakıyoruz.El değmemiş bir kutsiyet, Nuh bile kıskanıyor.Ne varsa elde avuçta,
karavana yatırıyoruz.
Geride kalanlara selam olsun,
Biz hayalimizi yaşamaya gidiyoruz,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder