22 Ekim 2018 Pazartesi

Fark Edilmeyen Korkular

Bulutlara dokunmadan
Yüksekliğin acziyetine kızamazsın.
Geceyle bakışmadan güne doğulmuyor.
Sürekli sancılanıyorum.
Ne doğabiliyor, ne doğurabiliyorum.
Doğmamış, doğurmamış birini daha tanıyorum.
İlk hayır dediğin zamanı hatırlar mısın?
Yürüdüğünü bile başkalarının anlattığı kadar biliyorsun.
Duymadım, gördüm.
Kördüm,
Ama sen benim el yordamıyla tanıdığım kördüğümüm.
Sus artık, sus.
Konuşmuyor, anlatıyorsun.
İnsanlığın deli cesareti,
Erteliyorsun.
Dinlemediğini anlamıyorsun.
Nitekim bir dikenden daha özel değilsin.
Henüz sahneye veda etmedin,
İçerdeki karanlığı tanımıyorsun.
Ben izliyorum.
Gerilim tonlarına karışıyorsun.
Çığrından çıkmadan seni bilemem ki,

Fark edilmeyen korkular ne güzeldir.

Kar

Özümdeki sancılar bir kar tanesi kadar girift,
yaş aldıkça çığa dönüşüyor.
Yüksek kıvrımlarından aşağı bakınca
hep içimden atlamak geliyor.
Oysa ben yaşamayı seviyorum.
Yaşayanlarla derdim var,
dertlerim hep zamanda donakalıyor.
Yeterince üşürsen yanabilirsin,
benimse hep içim titriyor.
Var bir kıvılcım ama asla alev almıyorum.
Cayır cayır tutuşanlar var,
utanmıyor musun?
Herkesin cehennemi,
değip geçiyorum.
Bazı sancılar cehenneme kar düşene kadar.