Mekanlar insanlarla var olur.
Ben seninle mekanlar üstü bir devir yaratırım.
Sen benimle hayaller,
ben seninle ihtimaller,
biz, onlarsız bir sınırsızlık yaratabiliriz.
Bir ihtimal onu anımsar, küfredersin.
Ben anları geri getiremem.
Mutlu bir gün batımına boğulmamak için,
gülümsemeyi deneyebilirim.
İnsanlar zamanla yok olur.
Ben seninle bedenlerin üzerinde bir alem düşleyebilirim.
Uykunun en tatlı yerinde seni izlerken,
sana kızmayı elimden kor bir demir parçası atar gibi bırakabilirim.
Seni bittikçe ters dönen bir kum saatinin içine hapsedebilirim.
Anılarını bana göm gerekirse,
ben sana yenilerini de doğururum.
Ne mekan, ne zaman, ne insan.
Ben ruhunla var olurum.
Hüznünle tarumar olurum.
Ama olurum.
Konuşmadan,
görmeden,
dokunmadan,
duymadan ve koklamadan,
var olurum.
Hali hazırda binlerce kelimeyi yutmuş bir elektronik mezarlığa ben de kendiminkileri gömüyorum. Değil mi ki hatırlanmak hayatta kalmaktır, ruhları okundukça huzur bulacağım.
13 Temmuz 2015 Pazartesi
Orkidem, kaktüsüm ve ben.
Bir sahradır içim.
Yirmi dört senedir avare gezer dururdum.
Gündüzleri cayır cayırdım,
geceleri kanım kumdan fırtınalarıma karışırdı.
Seraptan su umma derdi küreği kısa,
ben de üstada uymuştum.
Ufuk çizgimi sınırlarım bilip,
döne döne kavrulmuştum.
Maziden bir hatt-ı istivâ çekmişim kendime,
püripak bir orkidenin açabileceğini unutmuşum.
Bir uyandım ki yirmibeşime,
bir garip saksı çiçeği dolanmış eteklerime.
Ne arasın kayaların perişan olduğu yerde böylesi güzellik?
Nasıl kavgama karışmasın?
Susuzluğa alışıp da vazgeçtiğim sudan ona bulayım diye,
yeniden yola koyuldum.
Derviş olsam bir bakışta anlardım.
Berduşluğumdan alacakaranlığa kaldı umudum.
Gözlerim belli belirsiz seçti,
çenesinin toprağına serili dikenleri.
Bir bitki ki sanırsın devran donsa o akar,
durduğu yerde tek başına güneşe meydan okur,
olur da dünya duruyorum dese kendini yakar da durmaz.
Varsın batsın parmaklarıma iğneleri,
ben kendime yoldaş bulmuşum.
Akacaksa boğazımdan sudan gayrı bir damla,
viran yalnızlığımdan kurtaran zehrinden olsun.
Hem orkidemi de dikerim yardığım göğsüme,
canım yaşatır belki onu daha bir kaç sene.
Eğilip dokundum dudaklarımla,
durması kafiydi ya ben karşılığını da aldım.
İlk alnıma değdi damlalar.
Sonra ellerime, sonra bütün bedenime.
Sol elimin altında kaktüsüm,
semadan sağ elimden süzülenle beslenir oldu.
Tanrı misafirimi yaşatacağım diye,
Yaşam suyuma vakıf oldum.
O gün bu gündür bir vahayız.
Orkidem, kaktüsüm ve ben.
Yirmi dört senedir avare gezer dururdum.
Gündüzleri cayır cayırdım,
geceleri kanım kumdan fırtınalarıma karışırdı.
Seraptan su umma derdi küreği kısa,
ben de üstada uymuştum.
Ufuk çizgimi sınırlarım bilip,
döne döne kavrulmuştum.
Maziden bir hatt-ı istivâ çekmişim kendime,
püripak bir orkidenin açabileceğini unutmuşum.
Bir uyandım ki yirmibeşime,
bir garip saksı çiçeği dolanmış eteklerime.
Ne arasın kayaların perişan olduğu yerde böylesi güzellik?
Nasıl kavgama karışmasın?
Susuzluğa alışıp da vazgeçtiğim sudan ona bulayım diye,
yeniden yola koyuldum.
Derviş olsam bir bakışta anlardım.
Berduşluğumdan alacakaranlığa kaldı umudum.
Gözlerim belli belirsiz seçti,
çenesinin toprağına serili dikenleri.
Bir bitki ki sanırsın devran donsa o akar,
durduğu yerde tek başına güneşe meydan okur,
olur da dünya duruyorum dese kendini yakar da durmaz.
Varsın batsın parmaklarıma iğneleri,
ben kendime yoldaş bulmuşum.
Akacaksa boğazımdan sudan gayrı bir damla,
viran yalnızlığımdan kurtaran zehrinden olsun.
Hem orkidemi de dikerim yardığım göğsüme,
canım yaşatır belki onu daha bir kaç sene.
Eğilip dokundum dudaklarımla,
durması kafiydi ya ben karşılığını da aldım.
İlk alnıma değdi damlalar.
Sonra ellerime, sonra bütün bedenime.
Sol elimin altında kaktüsüm,
semadan sağ elimden süzülenle beslenir oldu.
Tanrı misafirimi yaşatacağım diye,
Yaşam suyuma vakıf oldum.
O gün bu gündür bir vahayız.
Orkidem, kaktüsüm ve ben.
"Bir tereddütün" şiiri.
Ben ne mal olduğumu biliyorum.
Bırak da seni uzaktan izleyeyim.
Gözlerimi her kapattığımda koynundan ayrılmayayım da,
açtığım an asla etine iğnelerim değmesin.
Bırak gülüşün beni tatmin etmeye yetsin.
Akşama kadar sesine doyamadığımla kalayım da,
nefesin zehrimden etkilenmesin.
İste,
sen yine benim can özümü iste.
İste,
sen yine topuklarında uyanayım.
Lakin, uzanıp da parmağının ucuyla dokunma soğuğuma,
üşümeyesin.
Arabeskin dibine çakılmaktan vurgun yemiş bir şair bozuntusuyum.
Anlıyor musun?
Bak gör seni nelerden esirgiyorum.
Mutluluğu sana çok gördüğümden değil,
içinde benim de olduğum bir güzelliğe ikimiz diyemeyecek kadar
seni tanrılaştırıyorum.
Elimde değil,
kanatırım seni.
Bak benim derime, hep çelikten dokumuşlar.
Sen kanat,
sen beni yine kanat,
ama çirkefim üstüne sıçramasın.
Kimseye gitmemek için bunca uğraşmadım,
sen de soruyorsun,
niye?
Bana kızıyorsun.
Biliyorum.
Bilmek çare değil, canımın parçası.
Beni bir gün bilmeme ihtimaline
ben gecelerdir küfrediyorum.
Bırak da seni uzaktan izleyeyim.
Gözlerimi her kapattığımda koynundan ayrılmayayım da,
açtığım an asla etine iğnelerim değmesin.
Bırak gülüşün beni tatmin etmeye yetsin.
Akşama kadar sesine doyamadığımla kalayım da,
nefesin zehrimden etkilenmesin.
İste,
sen yine benim can özümü iste.
İste,
sen yine topuklarında uyanayım.
Lakin, uzanıp da parmağının ucuyla dokunma soğuğuma,
üşümeyesin.
Arabeskin dibine çakılmaktan vurgun yemiş bir şair bozuntusuyum.
Anlıyor musun?
Bak gör seni nelerden esirgiyorum.
Mutluluğu sana çok gördüğümden değil,
içinde benim de olduğum bir güzelliğe ikimiz diyemeyecek kadar
seni tanrılaştırıyorum.
Elimde değil,
kanatırım seni.
Bak benim derime, hep çelikten dokumuşlar.
Sen kanat,
sen beni yine kanat,
ama çirkefim üstüne sıçramasın.
Kimseye gitmemek için bunca uğraşmadım,
sen de soruyorsun,
niye?
Bana kızıyorsun.
Biliyorum.
Bilmek çare değil, canımın parçası.
Beni bir gün bilmeme ihtimaline
ben gecelerdir küfrediyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)